Arap Dünyası ve Kahve Tarihi yazımızda aslen kahveye karşı yaklaşımlardan bahsedeceğiz. Tabi bir de Arap dünyasında kahvenin uğramış olduğu tepkilerden bahsedeceğiz. Kahve, bu sınırlar içerisinde resmen yargılanmıştır… Hatta bu yargılanmanın sonucunda kahvenin idamına yan, ateşte tamamının yakılmasına karar verilmiştir. Ve evet, bu karar uygulandı…
Kahve, bugünkü konumuna gelene kadar birçok coğrafyadan geçmiştir. Birçok zorlukla karşı karşıya geldi ve giriş yazısından anlayacağınız üzere ölümle bile tehdit edilmiştir. Tarihin tozlu sayfalarını karıştıracak olursanız kahveyle ilgili çok sayıda karara, mahkemelere rastlayabilirsiniz. Bir zamanlar kahve, tehlikeli içecekler kategorisinde yer almaktaydı. Hatta içmeyi bırakın kahveye sahip olmak dahi büyük bir suçtu.
Kahvenin uzun solukluk yolculuğunda toplumlar tarafından kahveye türlü türlü yaklaşımlar sergilenmiştir. (Arap Yarımadası deyince buradan sadece Müslümanlar algılanmasın. Aynı şekilde Hristiyan aleminde de kahveye hiçbir zaman iyi gözle bakılmadı. Yani küçük bir bilgi verecek olursak Arap demek Müslüman demek değildir. Arap ülkelerinde Hristiyan yoğunluk da mevcuttur. Ve dolayısıyla da Müslüman demek Arap demek de değildir…) Kahve konusunda çok sayıda kararlar alındı ve bu kararların ciddi anlamda net olması kafaların karışmasına neden oldu.
Bu satırlarda sizlere kahvenin Arap Yarımadasında yayılmaya başlamasından sonraki yasal boşluklardan bahsedeceğiz. Bu boşluklara gelmeden önce kahvenin Arap yarımadasındaki yolculuğundan biraz özet geçelim.
Kahve içme alışkanlığı ilk kez 15.yüzyılda Yemen’de popüler olmuştur. Bu tarihlere kadar keşfedilmemiş denilememektedir ancak içecek olarak kahve diye bir şey bu zamanlardan önce mevcut değildi. Kullanıldıysa bile bu tarihler öncesinde çiğnenmiş olma olasılığı vardır ve yüksektir. Yani netice olarak, kahveyi bir içecek haline getirmek tamamen Yemenlilere özgü bir yeniliktir. 1470 senesi civarlarına ölen Sufi alimlerden Muhammed el-Dhabhani’ye atfedilmektedir bu yenilik. Bu sırada Sufiler tarafından kahve, geceleri zikirlerde uykunun uzaklaştırılması için kullanılmaktaydı.
Arap dünyası ve kahve tarihinde Mekke dönemlerindeyiz. 1510’lu yıllarda kahve, Mekke’ye ve Kahire’ye ulaştı artık. Kahvenin bu bölgelere gelişi, büyük bir tartışmaya neden olmuştur. Arap dünyası, kahvenin fiziksel etkilerini anlayabilmekte büyük zorluklar yaşadı ve sadece dini boyutlarıyla değerlendirdiler. Önce yasakladılar sonra serbest bıraktılar. Sonrasında kısa süre içinde sokaklarda, pazarlarda ve kahvehanelerde satılan standart sosyal bir içki olma özelliği kazandı.
Birçok Müslüman tarafından kahve, alkole yasal olan bir alternatif olarak görüldü ve bu şekilde yaklaştılar. Hristiyanlar iste kahveye İslam’ın Şarabı dediler. Alkol satan yasadışı tavernalardan da farklı olarak kahvehaneler, saygın kişilerin toplantı yerleri haline gelmiş ve bu şekilde kullanılmıştır. Ancak kahvenin Arap dünyasındaki yeri hala tam olarak net değildi. İnsanların alkol benzeri yaklaşımı ve din içerisinde her zaman olduğu gibi bilmemelerine rağmen kışkırtmalar yaratan din adamları, kahveye olan güvenin sürekli sarsılmasına neden olmaktaydı. Bazı Müslüman alimler de aynı şekilde kahvenin sarhoş ettiğini savunmuştur. Ve diğer alkollü ürünlerle bir tutarak yasağa tabi tutulması için uğraştılar. Öyle ki yine dini liderler, 1511 senesinin yaz aylarında Mekke’de kahve yasağını yürürlüğe koymak için fazlasıyla uğraştılar. Bu hem kahve tüketimini hem de üretimini engelleyen en eski girişim olarak da tarihi kayıtlara adını yazdırdı.
Arap dünyası ve kahve denilince tabi ki akla yasaklar, kurallar geliyor… Başlık oldukça komik bir başlık, ancak maalesef ki durum bunlardan ibaret. Ahlakı korumakla yükümlü olan yerel vali Kha’ir Beg, resmen kahveyi yargıladı. Uzmanlardan oluşan bir kurul toplayarak büyük bir kase içerisinde kahveyi yani sanığı bu kurulun önüne koydu ve üzerine tartışmaya başladılar. Kahvenin sarhoş edici etkileri tartışıldıktan sonra kurul ağız birliği ile kahvenin hem satışının hem de tüketiminin yasaklanmasına karar verdiler.
Kararı tüm Mekke’ye duyurdular ve tüm var olan kahveler toplanıp sokaklarda yakılmıştır. Bununla kaldı mı sanıyorsunuz? Tabi ki hayır… Kahve satıcıları, kahve tüketen bazı müşterileri ceza olarak dövdüler… Tabi bu birkaç ay böyle sürdü. Kha’ir Beg’in üstü olanlar kahvenin satışı ve tüketimi üzerindeki yasağı kabul etmediler. Ve onun kahve içilen yerleri, toplantıları onaylamamasını uygun gördüler. Yani böylece kahve tüketimi ya da satışı serbest olmuş ama onun adıyla kurulan kahvehaneler vs. yasaklandı gibi bir durum ortaya çıkmış.
*Kahvenin tarihine dair detaylı bilgiler edinmek istiyorsanız blog yazılarımızda Kahve-Tarih kategorimize göz atabilir ve blog bültenimize üye olabilirsiniz…